26 Nisan 2020 Pazar


                  Doğanın Kazancı

   Bildiğimiz üzere Ozon tabakası Ultraviyole (UV) ışınları olarak adlandırılan Güneş'in zararlı ışınlarına karşı bizleri korumakta. Ama biz insanlar olarak her geçen gün parfüm, sprey, fabrika gazları, egzoz gazı vb. etkenlerle Ozon tabakasına zarar vermekteyiz. 




   Zor zamanlardan geçtiğimiz bu dönemlerde de hayatın bir nebze durmuş olmasıyla bu etkenlerde hayli bir azalış oldu. Bu da Ozon tabakasının yararına bir durum oluşturdu.
   Aslında Ozon tabakası bir yana bu doğanın büyük bir zaferi oldu. Hava ve su kirliliğinin azalması, Vahşi hayvanların ortaya çıkması gibi bir çok olay gerçekleşti.

  Marmariste boş kalan sokaklarda domuz sürüleri dolaştı. 



   
  İstanbula, denizde yunuslar göründü.




  Hava kirliliğinin azalması ile yeni yerler gördük.
:))



  
 İtalya Venedik'te su temiz olunca kuğular ve balıklar göründü. 




   Unutmayalım doğa bizim oturduğumuz bir ev ve biz sadece bir misafiriz. Asıl sahibi hayvanlar ve bitkiler. Biz olmadan onlar hayatlarını sürdürebilir ama biz onlarsız yapamayız. 

                           Danışman Öğretmen:  Resmiye Uzgör 

   

19 Nisan 2020 Pazar

CO2 ORANI:ppm



ppm (İngilizce: parts per million) milyonda bir birime verilen isimdir. Herhangi bir karışımda toplam madde miktarının milyonda 1 birimlik maddesine 1 ppm denir. Derişim birimi olarak bilinir. Herhangi bir şeyin milyonda birini de ifade edebilir.

İçme sularının analizinde ve havuzlarda sürekli olarak yapılan klor ölçümlerinde ppm derişimi kullanılır. Atmosferde meydana gelen kirlilik değerlerinin ölçümünde kullanılan derişim birimi de yine ppm’dir. Atmosferdeki CO2 miktarının güvenli ve sağlıklı bir çevre açısından belirlenen üst sınırı 350 ppm’dir.  (10. sınıf kimya kitabı)

CO2.earth’ün verilerine göre 2020  8 Şubat’ta 414.73 ppm olan oran 10 Şubat’ta 416.08 ppm’e çıkarak rekor kırıyor, ardından 11 Şubat’ta ise 415.40 ppm’e geriliyor. Geçtiğimiz yıl 10 Şubat’taki ölçümlerde ise bu oran 411.97 ppm olarak hesaplanmıştı.

            Sanayi Devrimi (18. yy ikinci yarı) öncesinde 280 ppm,

11 Şubat günü 2019’da atmosferdeki karbondioksit miktarı 413.52 ppm olarak ölçülürken bir sene sonra oran 415.40 ppm’e çıkıyor. Bu süre zarfında oranda %0.45’lik bir değişim gözleniyor.
Dünyanın ve doğanın dinlenmeye bizim de düşünmeye çekildiğimiz günlerdeyiz. Doğa yenilemeye ve yenilenmeye gönüllü... Peki biz değişebilir miyiz, ders çıkarabilir miyiz gözlemlerimizden ve yaşadıklarımızdan? Yoksa daha önce yaşanmış olan acıların sonunda olduğu gibi iki nesil sonra  unutur muyuz dönüşmeyi, dönmeyi? 
Doğanın bir parçası olduğumuzu!

10 Nisan 2020 Cuma







KÜRESEL RİSKLER RAPORU 2020’DE  İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
    21-24 Ocak arasında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu ( World Economic Forum /Wef) Zirvesi’sinde iş dünyasını iklim değişikliği ve biyoçeşitliliğin korunması konusunda tutum almada harekete geçirmek amacıyla ekoloji, zirvenin öncelikli konuları arasında ele alındı. Rapor, gelecek 10 yılda gerçekleşmesi halinde muhtelif ülkelerde ve sektörlerde önemli olumsuz etki yaratması beklenen belirsiz bir olay veya koşulu küresel risk diye tanımlamaktadır.
   Doğal afetler, WEF Küresel Riskler Raporu’nda 10 yılda gerçekleşme olasılığı en yüksek 5 risk arasında gösterildi. MGM 2018 Meteorolojik Afetler Değerlendirme Raporu’na göre 1998-2017 yılları arasında seller 2, kuraklık 1.5 insanı etkiledi.
    Wef Küresel Riskler Raporu’nda iklim değişikliği ile mücadele ve uyumdaki başarısızlık 10 yılda gerçekleşme olasılığı en yüksek 5 riskten biri. BM genel sekreteri Antonio Guterres,  önlem alınmazsa iklim krizi nedeniyle her yıl 7 milyon kişinin öleceğini açıklamıştı.
   WEF Küresel Riskler Raporu’na göre gelecek 10 yılda gerçekleşme olasılığı en yüksek 5 riskten biri aşırı hava olayları. Sadece 2018’de 394 aşırı hava olayı 225 milyar dolar hasara neden oldu.
     50 yılda karasal türlerde %38, deniz türlerinde ise %36 kayıp yaşandı. WEF’in hazırladığı Küresel Riskler Raporu’nda biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistemdeki tahribatı, önümüzdeki 10 yılda gerçekleşme olasılığı en yüksek 5 risk arasında.

5 Nisan 2020 Pazar

TÜKETİRKEN TÜKENMEK
İnsanlık için ulaşılması gereken en büyük hedef olarak sunulan modern hayat nedir? 
Bu soruya verilebilecek yüzlerce cevap bulabiliriz. Bu cevapların hepsinin ortak özelliği insanı daha fazla tüketime yönlendirmeleridir. Bunu gerçekleştirebilmek için de daha fazla üretmek gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Farklı kitleleri hedef alan reklamlar, tanıtımlar, hayat görüşleri bizleri hep daha fazla tüketime yönlendirmektedir. 
Sonuç olarak ihtiyacımız olmayan ihtiyaçlar, hiçbir işimize yaramayacak ürünler, ''olmasa da olur'' diyebileceğimiz objeler arasında tükenmeye başlarız. Sadece kendimizi değil çevremizi de hızlı bir şekilde tüketmiş oluruz. Tüketim hızımız o kadar artmıştır ki, doğanın kendi kendini yenilemesine bile  fırsat vermemeye başladık. Suyu, havayı, toprağı, bitkileri, hayvanları, hatta kendi neslimizi bile yok etmekten çekinmiyoruz. Ve kaçınılmaz son ; TÜKETİRKEN TÜKENİYORUZ...
LÜTFEN İHTİYACIMIZ KADAR TÜKETELİM.






2 Nisan 2020 Perşembe

İHTİYACIN KADAR TÜKET






Bolluk içinde yaşıyoruz değil mi? Sanki kullandığımız tatlı suyun, yediğimiz yiyeceklerin hiç sonu gelmeyecek gibi. Gün gelecek kıtlık, kuraklık dünyanın her tarafına yayılacak bu gidişle. İhtiyaç fazlası aldığımız her ürün, yediğimiz her yiyecek, boşa kullandığımız her bir damla su bizim için çok değerli aslında. İsraf ettiğimiz şeyler doğamızı ve dolaylı yoldan bizi kaçınılmaz sonumuza yaklaştırıyor. Suyu bilinçsizce harcamayın, gün gelir bir damla su bile karneye bağlanır. Yiyecekleri boşa israf etmeyin, gün gelir yiyecek yemeğiniz kalmaz.  Boşa harcadığınız kağıtlar yüzünden gün gelir temiz havaya muhtaç kalırsınız.Unutmayın ki yarınlar düşünülmeden kullanılan ya da harcanılan her şeye bir gün muhtaç kalacağız. Gelecek bizim elimizde,onu doğru şekillendirmeliyiz. 

Geleceği bırakalım da, biraz da bugünümüzü düşünelim. Tüm dünyada yayılmış olan virüs dalgası ülkemizi de ele geçirmiş durumda. insanlar erzak depolamaya başladı. ihtiyacınızdan fazla erzak aldığınız için belki de dışarıda sizden daha fazla ihtiyaç sahibi insanlar erzak bulamıyor. Bu durum tek bir kişi ihtiyaç fazlası aldığında belki o kadar etkili olmaz. Fakat tüm insanlar böyle yaparsa? Bu toplumsal bir sorun. Aynı zamanda bireysel. Hem toplumda herkes kendine gerekli erzak ihtiyacını karşılayamaz hem de ihtiyaç fazlası ürün tüketen kişi maddi sıkıntıya düştüğünde herhangi bir birikimi olmaz.

Belki de hiç bu açıdan bakmamıştınız. İhtiyaç fazlasını alarak israf etmeyin. Kendinize yeterince alın ne çevrenizdekileri zor durumda bırakın ne de sınırlı kaynaklarımızı tüketin.

Yazan:Zeynep Yaren S. 
Danışman Öğretmen: Sonay Atar


Onder Algedik on Twitter: "Poşetin paralı olması ile bu paralar ...