1 Mart 2020 Pazar

DOĞA GÖZLEM GEZİMİZDEN BİZE KALANLAR...

DOĞA GÖZLEM GEZİMİZDEN BİZE KALANLAR...

Doğa Günlükleri adlı e-Twinning projesi kapsamında doğa gözlem gezisi etkinliğimizi Orman İşletme Müdürlüğü’nü ziyaret ederek gerçekleştirdik. Amacımız Edirne’deki ormanlar, bitki çeşitliliği, çevreye ilişkin yapılan çalışmalar ile bilgi almaktı ve gerçekten çok güzel şeyler öğrendik. Daha sonra Söğütlük Kent Ormanı’nda yürüyüş yaptık ve yakınındaki lavanta tarlasını gezerek gezimizi tamamladık.
NELER ÖĞRENDİK?
Türkiye geneline göre Edirne’nin orman açısından zengin olmadığını ve Türkiye ortalamasının altında kaldığını, bu konuda çalışmalar yapıldığını daha yeşil bir Edirne için çalışıldığını öğrendik.
Orman Genel Müdürlüğü olarak yakın çevre ve köylerde ceviz, badem ve ıhlamur ekimini teşvik ettiğini, halkın bilgilendirdiğini ve bu konuda epey yol aldıklarını gördük.
Lavanta ekimi yapıldığını ve artık lavanta ürünleri de üretilebildiğini öğrendik.
Arıcılık konusunda çalışmalar yapıldığını öğrendik.
Bozuk orman arazi diye tabir edilen bölgelerin de değerlendirilerek ceviz yetiştirmeye elverişli hale getirildiğini öğrendik.
Son yıllarda artan kuraklıklardan dolayı ibreli tür denen ağaçların dikimine ağırlık verildiğini ve ağaçlandırmanın mümkün olduğunca çok yapılmasına çalışıldığını öğrendik.
Karaağaç denen bölgede bu bölge için endemik bir tür olan Karaağaç’ın neredeyse hiç kalmadığını çünkü bu ağaç türünün çevre kirliliğine çok duyarlı olduğunu son yıllarda artan kirlilikten dolayı ayakta kalamadığını öğrendik.
Ve her birimizin aldığımız nefes için doğaya borçlu olduğumuzu ve ömrümüz boyunca bunun için 7 ağaç dikmemiz gerektiğini, araba, yakıt vb bir sürü diğer etmenleri de katarsak 70 ağaç daha dikmemiz gerektiğini ve yaklaşık olarak doğaya 77 ağaç borçlu olduğumuzu öğrendik.
Meşelik alanlarda yetişen trüf mantarının Edirne’de de yetiştiğini ve 55 dönümlük bir alanda bu mantarı yetiştirmek için ağaçlandırma yapıldığını öğrendik. Özellikle meşe ağacı dikildiğini çünkü bu mantarın meşelerin kök bölgelerinde yetiştiğini ve diğer mantar türlerine göre toprağın yüzeyinde değil altında olduğundan toplanmasının özel çaba gerektiğini ve 5-6 yıl içinde istenen seviyeye gelineceğini öğrendik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder