NE KADAR ÖZGÜRÜZ?
İnsanoğlu bireysel
ve toplumsal olarak rahata kavuşmak için her şeyi yapıyor. Yüzyıllardır süregelen hep daha iyiye
ve rahata erme arzusu beraberinde
birtakım sıkıntıları da getiriyor. Her yenilik gölgesiyle geliyor. Kendi gölgemizi göremez durumda mıyız ? Hala zaman var mı? İnsanlık adına zaman var
mı?
Doğa özgürdür.
İnsan da doğanın ayna görüntüsüdür. O halde doğanın bu özgür ruhunu içimizde
keşfetmeli ve sınırımızı hatta haddimizi bilmeliyiz. Bu yüzden evdeyiz. Bir başkasının,
havanın, suyun, toprağın, kısacası doğanın özgürlüğüne ne kadar zarar verdik ve
şimdi ne yapmalıyım sorusuna cevap bulmak için evdeyiz.
Doğa da insan da özgür olmalı. Su da akmalı, coşmalı .Suyu
hapsettik. Depolara, plastik kaplara, şişelere, .... Akan su kir tutmaz denir. Biz suyu kirlettik, suya
hükmettik. Onu kısıtladık. Aslında etrafımızı çevreleyen duvara bir tuğla daha
ekledik. Ne yapsaydık? 20 katlı bir gökdelende
otururken suyu nehirden mi taşısaydık? Bir
elma ağacından on elma yemeyi nasıl biliyorsak bir tanesinin çekirdeğini de
yeniden ekmeliydik. ‘Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz’
der Hadis-i Şerifte.
İnsan doğanın
yansımasıdır. Öte yandan doğaya insan eli değdikçe doğa da kendini korumaya
alıyor. Sürdürülebilirlik için bizi korumaya alıyor. Ne ekersek onu biçiyoruz .
Bazen yaptığımız kötülükten daha fazla zarar görmemek için bugünlerde
yaşadığımız gibi hayatımızda duraksamalar yaşıyoruz. Düşünmek için çok vaktimiz var.
Yansımayı, mükemmelliği, elimizin ne kadar kirli olduğunu fark etme zamanı.
Bugünler düşünmek ve yanlışlarımızdan dönmek için bir uyarı galiba...
YanıtlaSil